Son yıllarda Türk sinemasında farklı türlere rastlamak oldukça zor. Hemen hemen her film, birbirinin başka versiyonu ya da kopyası... Komedi ve dramın sayısı gün geçtikçe daha da yükseliyor. Korku türünün neden çekilmediği konusu ise herkesin merak konusu... Sanki yerli yapımcılar, korku türünü denemekten çekiniyor. Kimisi risk almaktan korkuyor, kimisi ise 'Komedi ve dramın gişe garantisi varken neden böyle bir işe kalkışayım?' diye düşünüyor.
HOLLYWOOD ETKİSİ
Korkunun en zor tarafı; seyirciye o gerçeklik hissiyatını verebilmek. Başarılı yönetmen Doğa Can Anafarta, bu konudaki iddiasını bu hafta vizyona giren 'Mihrez: Cin Padişahı' filmiyle kanıtlıyor. Cin çağırma seansları, geçmişten günümüze korku sinemacılarının vazgeçilmezi haline geldi. Bu filmde de benzer bir hikayeye rastlıyoruz ancak son derece farklı bir şekilde. Filmin en başarılı tarafı; Hollywood efektlerinin, izleyiciyi inandırıcı bir dünyanın içine sürüklemesi.
GERÇEK BİR HİKAYE
Hikaye; yıllar önce gerçekleşmiş bir olaydan yola çıkarak senaryolaştırılmış. Genelde korku türünde olaylar, hep köylerde ya da arka mahallelerde geçer. Bu filmde ise modern hayatın içinde geçiyor. Senaryo, seyirciyi özellikle ters köşe yapmak üzerine kurulu, zaten bunu başarabilmek hangi türde olursa olsun zor bir iş. Özetle bu film, seyri biraz yıpratıcı olsa da 'Türkiye'de korku filmi yapılmaz' algısını yıkacağa benziyor; iyi seyirler!